“Avrupa’nın En Büyük Entegre Tesisine Sahibiz”

> “Avrupa’nın En Büyük Entegre Tesisine Sahibiz”
Yerli üretimin en büyük desteğini yerli makina tedarikçileri sağlıyor. Dünya vitrinine sunduğumuz en kaliteli ürünlerimizi hazırlayan tekstil sektörünün en büyük destekçisi de, yatırımını insana ve gelişen teknolojiye yapan firmalarımız oluyor.
 
İstanbul Arnavutköy’de teknoloji yatırımlarıyla donattığı üretim tesisinde, tekstil imalatçılarının öncelikli ihtiyacı olan otomatik kesim makinaları, kumaş serim makinaları ve kumaş kontrol makinalarını kusursuzca hazırlayan Serkon Makina, müşterilerine ve Türk imalat endüstrisine yıllardır güven sunuyor. Şirketin çalışmaları ve yakın dönem planlamaları ile tekstil sektörümüzün durumu hakkında Serkon Tekstil Makina ve Ekipmanları San. ve Tic. Ltd. Şti.’den İzzet Savaş ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik.
 
Şirketinizin kuruluşu ve halihazırdaki faaliyetlerini kısaca öğrenebilir miyiz?
2000 yılının Nisan ayında şirketimizi kurduk. Devamında çok çalıştık, çok sabrettik ve yatırımlarımızı bugünlere taşıdık.
 
Yeni yerinize taşınma sürecini de öğrenebilir miyiz?
Burası, on bin metrekare kapalı alanda üretimimizi gerçekleştirdiğimiz yeni imalat ve yönetim merkezimizdir. Şu an için burası, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük entegre tesisidir. Yani bizim yaptığımız işle ilgili Avrupa’nın en büyük entegre tesisi burasıdır. Ben İtalya, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde de üretim yapılan tesisleri biliyorum ve bu üretim sahasına sahip olmak, Türkiye adına da güzel bir gelişme. Binamızda, bir katı sadece ar-ge’ye ayırdık, orayı ar-ge katı yaptık. Yeniliklere ve araştırma çalışmalarına verdiğimiz değerin küçük bir göstergesi olan bu fikir bile başlı başına bir değer içeriyor.
 
Yeni yerinizde yapmayı düşündüğünüz yenilikler melerdir?
Dünya pazarlarına yenilikler sunmaya gayret edeceğiz. Böyle bir planımız var. Sektörle ilgili çok büyük bir çalışmamız var, yavaş yavaş lanse etmeye başladık ama tam olarak piyasanın karşısına çıkmak için biraz daha bekleyeceğiz. Bu sene ITM Fuarı gerçekleşseydi, biz de dünya prömiyerini o fuarda yapmayı arzuluyorduk ama olmadı. Yine de durmuyoruz, yeni yerimizde tam kapasite ile çalışmaya devam ediyoruz. Bir sene on beş aydır bu yeni yerimizde çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve burada yüz civarı sayıda bir istihdam yoğunluğumuz var.
 
İhracat çalışmalarınızı kısaca değerlendirir misiniz?
Her kıtada bizim makinalarımız var. Makinalarımızın çalışmadığı bir kıta yok diyebilirim. Hemen hemen yüz ülkeye ihracat yapıyoruz. Birebir satışımızın dışında bayi satışlarımız da mevcuttur.
 
Biraz da misyonunuzdan ve vizyon çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Bizim için en önemli konu, bir Türk markası olarak dünyadaki bilinilirliğimizi artırmaktır. İkincisi de, Türkiye’deki ve dünyadaki tüm müşterilerimizin müşteri memnuniyetlerini sağlamaktır. Bunun için de çok çabalıyoruz, makinalarımızı yeniliyoruz, teknolojik yatırımlarımızı artırıyoruz. Bu konudaki yeterliliğimizi de yaptığımız gizli müşteri memnuniyeti araştırmalarımızla sürekli kontrol ediyoruz. Yaptığımız bu araştırmalar neticesinde hemen hemen yüzde doksan dokuzlarda bir memnuniyet oranı elde ediyoruz. Bu da çok ciddi bir seviyedir. Bazı eksikliklerimizin olduğunu da kabul ediyorum ama son üç senede müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarımıza çok değer veriyoruz.
Bizim en büyük reklamımız sattığımız makinamızdır. Her geçen yıl artan kalitemiz var, tabii bu arada rekabet de artıyor. Orada ürün çeşitliliğini artırmanın zorunluluğu ortaya çıkıyor, bizim yeni ürünlerimiz de var.
Doğuya olan yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Elazığ’daki teknoparkta da yerimizi açtık. Önce oranın bir araştırmasını yaptık, Elazığ Fırat Üniversitesi’nin bilgisayar bölümü dolayısıyla istihdamda zorluk çekmiyoruz. Orada doğup büyümüş arkadaşlar var, yazılım şirketimizin tüm ar-ge çalışmalarını orada gerçekleştiriyoruz. Yazılımsal çalışmalar için yeni projeleri de orda geliştiriyoruz. Kendi sektörümüzde, bir teknoparkta ar-ge yatırımı olan ilk ve tek firmayız.
 
Pandemi sürecinin işinize ne gibi etkileri oldu?
Bu zaman diliminde, ilk iki buçuk üç ay gibi bir süre ciddi sıkıntı yaşadık. İşte o süreçte çalışanlarımızı izne ayırmak durumunda kaldık. Çalışmalarımızı daha iyi hale getirmek için yeni çabaların içine girdik. Yurtdışı satışlarımız olumsuz etkilendi ama piyasanın genelinde de bu sıkıntılar görüldü maalesef ama şu an her şey daha iyi olmaya başladı. Umutsuz değilim, umutsuz olmak bize yakışmaz çünkü bu kadar çalışanımız var ve onları yüzüstü bırakamam.
 
Pandemi Sürecinin üretim kapasiteniz üzerindeki etkilerini kısaca değerlendirir misiniz?
Eskilerin doğru bir sözü var, “yağmur yağarsa herkes ıslanır”. Bu piyasada sadece biz yokuz, başka firmaların da çalışmaları var. Bugünlerin, geride kalan pandemi sürecinden daha olumlu olduğunu, işlerimizde bir yoğunluk olduğunu söyleyebilirim fakat 2019’daki yoğunluk yok, bunu da kimse inkar edemez. 
 
Piyasada sadece merkez ofisleriyle var olmayı seçen markalar var. Bu yönde bir adım atmayı düşünür müsünüz?
Bu, onların seçimi ve kendi satış stratejilerinin bir parçası. Bizim böyle bir seçimimiz yok. Çünkü biz bayilerle devam etmek istiyoruz, her ülkenin kendi yerel dili ve uygulamaları olduğunu görüyoruz. Ben de o ülkelerin insanlarıyla iş yapmak istiyorum. Her ülkenin kendi ticari yaşamı, kendi gümrük alışkanlıkları var. Biz oralarda bayilerimizle var olmayı seçiyoruz ama kendi kurallarımız da var. Örneğin teknisyenleri olmalı, bir çalışma sistemi olmalı, belli bir pazara sahip olmalı. Öyle bayilerle çalışıyoruz ve yıllardır da beraber işlerimizi götürüyoruz.
 
İlerleyen zamanlara dönük çalışmalarınız hakkında da kısaca bilgi alabilir miyim?
Biz makinalarımızın yazılımlarını kendimiz yapıyoruz. Bunları zamanla patentli hale getiriyoruz. Ayrıca, dikiş makinaları özelinde verimlilikle ilgili bir otomasyon sistemimiz var. Ülkemizde ve dünyada yaklaşık on bin makinaya şimdiden bu sistemi kurduk. Bu çalışmaları yeni yeni gerçekleştirdik ve konfeksiyon sektörüne de bunlar sayesinde girmiş olduk. Dikiş makinası yapmıyoruz. Biz, firmaların verimliliğe en çok nerede ihtiyaçları olduğuna bakıyoruz ve konfeksiyon firmalarında buna en çok dikim hatlarında ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Kesimhane otomasyonunda en son geliştirdiğimiz sistemle endüstri 4.0’ı yakalamış durumdayız. Serim makinaları kendi aralarında bütün dataları paylaşabiliyor, sisteme verebiliyor. Günde kaç pastal attığı, ne kadar çalıştığı, verimlilik hesabı hepsini verebiliyoruz. Bununla alakalı olarak yaptığımız bir çalışmada, dikiş makinalarının kontrolüyle ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu gördük. Yazılımcılarımızla yeni bir cihaz geliştirdik. Personele ihtiyaç olmadan, yapay zeka ile dikişi makinasıyla konuşan bir cihaz hazırladık ve bununla da ciddi bir yol aldık, on bine yakın makinaya bu cihazı bağladık ve halihazırda Türkiye’nin önemli firmaları da bu cihazı kullanıyor.  
 
KOMİD bağlamındaki düşüncelerinizi de alabilir miyim?
Sektörümüz için faydalı işler yapacağına inandığım KOMİD (Konfeksiyon Otomasyon Makine İmalatçıları Derneği)’in uzun yıllar boyunca çalışmalar sürdürmesini diliyorum, bunu yapacağına da inanıyorum. Fuarlar, sektörün kendi arasındaki iletişimi ve eğitim için umarım faydalı işler yaparsınız. Her firmanın bir stratejisinin olması önemli ve KOMİD’in de çalışmalarıyla buna destek sunacağına inanıyorum.